23 Şubat 2018 Cuma

ÜNLÜ MATEMATİKÇİLER

Ünlü 
Matematikçiler*




*2016-2017 Yılı Matematik Proje Ödevim


THALES (D. MÖ 624-625– Ö. MÖ546-547)
Sokrates öncesi dönemde yaşamış olan Anadolulu bir filozoftur. İlk filozoflardan olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü olarak adlandırılır. Eski Yunan'ın Yedi Bilge'sinden ilkidir. Ticaretle uğraşmış ve bu nedenle Mısır'da bulunmuştur. Elimize ulaşmış hiçbir metni yoktur. Yaşadığı döneme ait kaynaklarda da adına rastlanamaz ancak hakkındaki bilgiler Herodot ve Diogenes Laertios gibi antik yazarlardan edinilir. Bertrand Russell'e göre Felsefe THALES'le başlamıştır.
Diogenes Laertios’un söylediğine göre, Yedi Bilgeler Atina’da MÖ 582 civarında kuruldu. THALES Yedi Bilgelerin arasında yer almaktadır.
Yaşamı
Mevcut ortak görüşe göre THALES, MÖ 620 civarında, Anadolu'nun batı sahillerinde bulunan (Aydın civarı) Milet şehrinde doğmuştur.Heredot’a göre (modren metotların saptamasıyla aynı şekilde) THALES MÖ 28 Mayıs 585 tarihinde güneş tutulmasını tahmin etmiştir.THALES, 58. Olimpiyat döneminde (MÖ 548-545) 78 yaşında ölmüştür.
Laertios Diogenes'in aktardığına göre THALES'in ebeveynleri, kökenleri Sur şehrinin Fenikeli mitolojik prensi Kadmos'a kadar uzanan Examyes ve Cleobuline'dir.
THALES bir yenilikçi rolü üstlenerek, birçok faaliyette bulunmuştur. Bazıları hiç yazılı kaynak bırakmadığını söyler, diğerlerine göre ise "Gündoğumu ve Ekinoks Üzerine" adlı bir eser bırakmıştır. Ona atfedilen hiçbir kaynak günümüze ulaşmamıştır.
Teorileri
THALES’den önce, Yunanlar doğayı ve dünyanın temel maddesini; mitoloji, Tanrılar ve kahramanlarla açıklıyorlardı. Yeryüzündeki doğa olayları, (depremler, rüzgar, vb.) tanrılarla bağdaştırılıyordu.
THALES, hem suyu ana madde olarak düşünmesi, hem de doğayı olguları birleştirerek açıklamaya çalışması bakımından, önemli olmuştur. Doğa olaylarının nedenlerini insan biçimli Tanrılardan çok, doğanın içinde aramıştır.
Su maddesinin ilk öğesi
THALES maddenin ilk öğesi (arkhe) olarak suyu ileri sürmüştür. İlk öğe olduğundan dolayı toprağın suyun üzerinde bulunduğunu ve dünyanın su tarafından taşındığını söylemiştir.
Herodot'a ve Eudemos'a göre (28 Mayıs MÖ 585'te gerçekleştiği kabul edilen) Güneş tutulmasını önceden hesaplayıp haber vermiştir. Astronomi ile uğraşan ve gün dönümlerini önceden hesaplayan biri olarak astronomdur. Gölgemizin bizimle aynı uzunlukta olduğu zamanı gözleyerek, piramitleri gölgelerine bakarak ölçmüştür. Matematik-Geometri : THALES Teoremi
Matematik alanında çığırlar açmış birisidir. Eski Yunan bilginlerinden Kallimakhos'un aktardığı bir düşünceye göre denizcilere kuzey takım yıldızlarından Büyükayı yerine Küçükayı'ya bakarak yön bulmalarını öğütlemiştir. Aynı zamanda Mısırlılardan geometriyi öğrenip Yunanlara tanıtmıştır. Bulduğu bazı geometri teoremleri şunlardır:
THALES Teoremi    DE  =  AE  =  AD
   BC     AC       AB

     Çap çemberi iki eşit parçaya böler.
     Bir ikizkenar üçgenin taban açıları birbirine eşittir.
     Birbirini kesen iki doğrunun oluşturduğu ters açılar birbirine eşittir.
     Köşesi çember üzerinde olan ve çapı gören açı, dik açıdır.
     Tabanı ve buna komşu iki açısı verilen üçgen çizilebilir.
     Genelleştirilmiş 1959 THALES teoremine göre, E noktası AC doğru çizgisi üzerinde olmasa, içerde veya dışarda olsa bile CB/BA=(AB^t-BD^t)^(1/t)/ED vardır. (t=1) hali bilinen klasik THALES teoremidir.



PYHORAS (PİSAGOR) (İ.Ö 596-500)
Samos’lu Pisagor’un, İsa’dan önce 596 yıllarında doğduğu tahmin ediliyor Doğumu gibi ölüm tarihi de kesin değildir Hayatı hakkında çok az bilgiler vardır. Yunan filozofu ve matematikçisidir Ülkesinde hüküm süren politik baskılardan kaçarak, İtalya’nın güneyindeki Kroton şehrine gelmiş ve ünlü okulunu burada açarak şöhrete kavuşmuştur.
Söylentilere göre, Pisagor’un matematik, fizik, astronomi, felsefe ve müzikte getirmek istediği yenilik, buluşlar ve ışıkları hazmedemeyen bir takım siyaset ve din yobazları halkı Pisagor’a karşı ayaklandırarak okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu okulun içinde alevler arasında M.Ö.500 yıllarında ölmüşlerdir Pisagor’un ve öğrencilerinin yaptıklarının birçoğu bu alevler arasında yok olup gitmiştir.
Geometride, aksiyomlar ve postülatlar her şeyden önce gelmelidir Sonuçlar bu aksiyom ve postülatlardan yararlanılarak elde edilmelidir düşüncesini ilk bulan ve ilk uygulayan matematikçi Pisagor’dur Matematiğe aksiyomatik düşünceyi ve ispat fikrini getiren yine Pisagor’dur Çarpma cetvelinin bulunuşu ve geometriye uygulanması, yine Pisagor tarafından yapılmıştır Yaşayış ve inanışı, ilimle açıklama ve yorumlamayı o getirmiştir Gerçel eksenin sayı sisteminde kullanılmasını düşünmüştür.
 “Evrenin hakimi sayıdır. Sayılar evreni yönetiyor.” Sözleri de Pisagor’a aittir.
Pisagor’dan önce, geometride, şekillerin aralarındaki bağlılıklar gösterilmeksizin elde edilenler, görenek ve tecrübeye dayanan bir takım kurallardı Bu nedenle, daha önce gelen bir yetkili ne demişse o sürüp gidiyordu Pisagor’un matematiğe ispat fikrini sokması bu yüzden çok önemlidir.
Pisagorculukta sayı
Bir anlatıya göre; demirciler çalışırken örslerinden çıkan sesi duyan Pisagor bunun çok uyumlu olduğunu düşünmüş ve "Doğa kanunları buna izin veriyorsa, bu kanunlar matematikseldir," demiştir. Bundan hareketle, notaların matematiksel formüllere dönüştürülebileceğini keşfetmiştir. Böylece matematik ve müzik arasında bağlantı kurmuştur. Ayrıca ses perdesi ile tel uzunluğu arasında bir ilişki olduğunu bulmuştur.
Pisagor Teoremi
Bir dik açılı üçgende dik kenarların her birinin uzunluklarının karelerinin toplamları, hipotenüsün uzunluğunun karesine eşittir. Bu teoremin matematik formülle ifadesi şöyledir: c² = a²+ b²
Pisagor'un en büyük başarısı müziğin 1, 2, 3, 4 sayılarının orantılı aralıklarına dayandığını keşfetmesidir. Pisagor evrenin bu sayıların toplamı olan 10 sayısına (1+2+3+4=10) dayandığını söylemiştir.
Ayrıca kare keşfetmişlerdir. Örneğin 9 bir kare sayıdır: 3*3=9 , yine 4 bir kare sayıdır: 2*2=4


Dünyanın yuvarlak olduğunu, her gezegenin bir ekseni olduğunu ve gezegenlerin bir merkezi noktada döndüklerini söyleyen ilk kişilerden biriydi. Bu noktayı önce dünya olarak belirlese de sonradan bu düşünceden vazgeçip gezegenlerin merkezi bir ateş etrafında döndüğünü söylemiştir. Ama bu ateşi asla Güneş olarak tanımlamamıştır. Ayrıca Ay'ın başka bir gezegen olduğuna inanmış ve ona Karşı-Dünya demiştir.
Eserleri:
Bildiğimiz kadarıyla Pisagor, öğretilerini sözle yaymıştır. Onunla ve öğretileriyle ilgili bilgileri, öğrencilerinin yazılarından alıyoruz. "
Pisagor’un bilim ve sanata katkıları:
  • Matematik ve astronomiye katkıları olmuştur.
  • Ürettiği bağıntıya Pisagor bağıntısı adını vermiştir.
  • Pisagor, teoremi ile irrasyonel sayıları buldu.
  • Müziğin matematiksel oranlara indirgenebileceğini ortaya koymuş ve diatonik skalayı keşfetmiştir.
  • Günümüzde bazı bilim adamlarının çok sıcak baktığı “kürelerin müziği” adıyla bilinen “kürelerin armonisi” önermesini ortaya atmıştır.
  • Müzikle tedavi çalışmalarıyla tıbba katkıda bulunmuştur.
  • Bir iddiaya göre, Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve ikili bir hareket içinde olduğunu biliyordu.
  • (3,4,5) ve (5,12,13) özel üçgenlerini bulmuştur.
  • Çarpım tablosunu ilk olarak o kullandı.

 ZENO (M.Ö. 495-435)
Elea’lıdır. Zeno deyince, paradokslar akla gelir. Zeno’nun kendi kendini yetiştirmiş bir köylü çocuğu olduğu söylenir
Zeno'nun doğum ve ölüm tarihleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak tahminlere göre Zeno, M.Ö. 495 yılında İtalya'daki bir Yunan kolonisinde doğmuştur. Doğduğu koloninin ismi Elea olduğundan Elea'lı Zeno olarak bilinir.
Parmenides adında bir filozofun öğrencisi olan Zeno, hocasına M.Ö 449 yılında Atina'ya yapılan bir yolculukta eşlik etmiştir. Elea'ya geri döndüğünde politikaya girmiştir. Bu dönemde şehrin gaddar yöneticisi olan Nearchus'a düzenlenen bir suikastta yer aldığı iddiasıyla tutuklanmıştır. Bu suikasttaki rolü yüzünden öldürülene kadar işkenceye maruz kaldığı ve bu şekilde öldüğü söylenir.
Zeno'nun asıl ünü paradokslarından gelmektedir. Zeno'nun 40'a yakın paradoksu olduğu biliniyor fakat günümüze bunlardan yalnızca 8 tanesi kaldı. Zaten Zeno'nun tek kitabının da tamamı şu anda bulunmamakta. Kitabının bir bölümü günümüze kadar korunabilmiş.
Zeno’ nun paradoksları:
1.     (DICHOTOMIE) Her türlü hareket olanaksızdır.
2.     (ACHILLES) Achilles, önünde ilerleyen kaplumbağayı hiçbir zaman yakalayamayacaktır.
3.     Atılan bir ok her zaman hareketsiz veya hareket halindedir.
4.     Bir zamanın yarısı, aynı zamanın iki katına eşittir.
Zeno, hıyanet veya ona yakın bir suç ile başı kesilerek öldürülmüştür. Diogenes Laertos’a göre, Zeno doğduğu şehrin tiranı tarafından işkence ile öldürüldü.
Zeno, varlığın birliğini kabul ettirmek için, haklı olarak ün yapmış kanıtlarıyla, hareketin olanaksızlığını göstermeye çalıştı. Zeno’nun paradoksları üzerine her çağın en büyük bilginleri kafa yormuşlardır.
Başlıca eserleri, ”Tabiat Üstüne” , ”Karşı Fikirler” ve Emperdokles üstüne eleştirili bir “Yorumlama” dır.
Zeno, matematik tarihindeki ilk büyük şüphecidir. Paradoksları matematikçileri yıllarca uğraştırmış ve paradokslarının yol açtığı araştırmalar sonucu matematiğin gelişimine büyük katkı yapmıştır.

ÖKLID (Yunanca: Εὐκλείδης — Eukleídēs) (330 - 275) yılları arasında yaşamış İskenderiyeli bir matematikçidir.
Öklid gelmiş geçmiş matematikçilerin içinde adı geometri ile en çok özdeşleştirilen kişidir. Geometri dünyasında kapladığı bu seçkin yeri kendisinin büyük bir matematikçi olmasından çok, geometrinin başlangıcından kendi zamanına kadar bilinen ismi ile Öğeler adını taşıyan kitabında toplamıştır.
Geometriyi ispat ve aksiyomlara dayalı bir dizge olarak işleyen 13 ciltlik kitabı “Elementler” bu alandaki ilk kapsamlı çalışmaydı. Kendinden önceki Tales, Pisagor, Platon, Aristoteles gibi matematikçi ve geometricilerin çalışmalarını temel alan Öklid’in bu yapıtı, iki bin yıl boyunca önemli bir başvuru kaynağı olarak kullanılmıştır. Düzlem geometrisi, aritmetik, sayılar kuramı, irrasyonel sayılar ve katı cisimler geometrisi Öklid’in kitabında ele aldığı başlıca konulardı. Öklid’in her önermeyi daha önceki önermelerden çıkarma yöntemi, kendisine atfedilen “geometrinin babası” sözünü de haklı kılar. Öklid'in yaşamı konusunda hemen hemen hiçbir şey bilinmiyor. Öklid üzerinde çalıştığı proje hakkında diyor ki: "bir doğru istenildiği kadar uzatabilir." ve "İki noktadan bir ve yalnız bir doğru geçer."
Öklid'in aksiyomları:
Öklit toplam 13 kitaptan oluşan Elementler'in ilk kitabında 10 tane aksiyomdan bahsetmektedir. Bunlardan 5'i ortak kanı şeklinde ifade edilmektedir 5'i de postulalar olarak nitelendirilmektedir. Bunlardan yola çıkarak Geometrinin diğer önermelerini ispat etmektedir.
Öklid'in postulaları:
  1. Herhangi bir noktadan herhangi başka bir noktaya bir düz doğru çizmek mümkündür.
  2. Bir tane doğru parçasını her iki yöne de sürekli bir şekilde uzatmak mümkündür.
  3. Herhangi bir merkez ve herhangi bir yarıçap ile bir çember tanımlamak mümkündür.
  4. Bütün dik açıların birbirine eşit olduğu doğrudur.
  5. Eğer iki doğru ile kesişen bir doğru çizilirse, iki doğrunun birbirine bakan tarafında yer alan ve onları kesen doğrunun bir tarafında kalan iki açının toplamı iki dik açıdan küçükse bu iki doğru açıların toplamının iki dik açıdan az olduğu tarafta uzatılmaya devam ederlerse ilerde bir noktada kesişecekleri doğrudur. (Bu postulal paralel doğrular kesişmez şeklinde bilinen postulaldır.
Ortak kanılar:
  1. Bir şeye eşit olan başka şeyler birbirlerine de eşittirler.
  2. Eğer eşit miktarlara eşit miktarlar eklenirse, elde edilen bütünler de birbirlerine eşittir.
  3. Eğer eşit miktalardan eşit miktarlar çıkarılırsa, kalanlar da birbirlerine eşittir.
  4. Birbirleriyle çakışan (özelikleri açısandan örtüşen) şeyler birbirlerine eşittir.
  5. Bütün parçadan büyüktür.



EUDOXUS (M.Ö. 408?-355)
Knidos’lu Eudoxus, M.Ö. 408 yılında Knidos (Bugünkü Muğla’nın Datça ilçesinin en batı ucunda)’da doğmuştur. Eudoxus, birçok bilgin gibi gençliğinde çok fakirlik çekmiş biridir. Orantılar kuramıyla Yunan matematiğini zirveye ulaştırmıştır.. Matematik dışında iyi bir doktor ve hukukçudur Astronomi çalışmalarıyla da ünlüdür. İlme çok büyük katkılarda bulunmuştur. Zamanının birçoğunu söylevler verip felsefe yaparak geçirmiştir. Çağdaşlarına göre, ilmi yönüyle ve ilmi düşünceleriyle, birkaç yüzyıl ileridedir. Galile ve Newton gibi, gözleme ve deneye dayanmayan fikir, düşünce ve görüşleri hoş görmemiş ve reddetmiştir. Eudoxos, “sayı” kavramını irrasyonel sayıları da içine alacak şekilde genişletti. Daha sonra, Eukleides’in Elementleri adlı yapıtının V. ve VI. Kitap’larında işlenecek olan genel oranlar kuramı ile sayı kavramına yeni bir içerik kazandırdı. Bir doğrunun orta orana göre bölünmesine Altın Oran veya Kutsal Oran denir. Yunanlılar, Eudoxos’un bulmuş olduğu altın oranın bir güzelliği ve kutsallığı olduğuna inanırlardı. Eudoxus alan, hacim ve bazı cisimlerin yüzölçümlerini bulmuş ve bunlar hakkında birçok teoremin ispatını vermiştir. Gezegenlerin görünen hareketlerini açıklamış ve bu hareketlerinin dairesel olduklarını söylemiştir. Güneş saatini bulan, bir yılın 365 gün 6 saat olduğunu ortaya koyan ilk bilim adamıdır. Ayrıca Eudoxos, dairelerin alanlarının, çaplarının karesiyle orantılı olduğunu da göstermiştir. Bu konuda uygulamış olduğu yöntem bir bakıma, bir dairenin alanını bulmak için, bu dairenin içine çok sayıda çokgen yerleştirme işlemine benziyordu.

Arşimet (D:MÖ 287 Siracusa, Sicilya Ö:MÖ 212 Siracusa, Sicilya)
Arşimet  matematikçi, fizikçi, astronom, filozof ve mühendis.
Antik dünyanın ilk ve en büyük bilim adamı olarak kabul edilir. Hidrostatiğin ve mekaniğin temelini atmıştır.
Bir hamamda yıkanırken bulduğu iddia edilen suyun kaldırma kuvveti bilime en çok bilinen katkısıdır. Bu kuvvet cismin batan hacmi, içinde bulunduğu sıvının yoğunluğu ve yerçekimi ivmesinin çarpımına eşittir. Ayrıca, pek çok matematik tarihçisine göre integral hesabın kaynağı da Arşimet'tir.
Yaşamı
MÖ 287 yılında Sicilya'da dünyaya geldi. 12 yaşında İskenderiye’ye gittiği orada eğitim gördüğü ve orada Öklit’in öğrencisi olduğu ardından Sicilya’ya dönmüş ve hayatının geri kalanını çeşitli alanlarda araştırma ve deneylere adamıştır. İskenderiye'de bulunduğu dönemde arkadaş olduğu Eratosthenes ile ve Samoslu (Sisam) Konon ile yazışmaları eser haline gelerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bu yapıtlarda küre ve silindirin hacmini hesaplamak için formül verir; kendinden ikibin yıl sonra gelişmeye başlayacak integral kavramına ilişkin başlangıç uygulamaları, karekök 3 ve pi’nin çok karmaşık yöntemlerle hesaplanmış yaklaşık değeri vardı.
Arşimet, teorik matematiğin en değerli konu olduğuna inanıyordu ama ülkesinde matematikçi olarak değil, bir mucit olarak tanındı. Kral Hierro’nun Kral Ptolemy için yaptırdığı ancak bir türlü karaya indiremediği gemiyi kızaktan indirebilmek için ufak bir hareketle büyük ağırlıkları yerinden oynatabilen bir düzenek kurdu. Mısırlılar için taşan Nil sularının adil dağıtımı için Arşimed vidası olarak bilinen aracı geliştirdi. İlk hidrostatik kanununu ortaya koydu ve bunu diğer temel kanunlar izledi. Bunları “Yüzen Cisimler” adlı kitapta topladı.
Yaşadığı devirde Akdeniz’de Kartacalılar, Romalılar ve Yunanlar sürekli savaş halinde oldukları için bütün ömrü savaş ve savaş tehlikesi içinde geçti. Çağında insanlar onun teorik bilimle ilgili buluşlarına değil, geliştirdiği savaş silahlarına daha çok değer vermekteydi. Ülkesi Roma’ya karşı Kartaca ile birleşince yaşadığı şehir bir Roma ordusu tarafından kuşatıldı. Arşimet, dehasını yurttaşlarına yardıma yöneltti. İcatları, Yunan bilgeliğinin Romalıların gücünü nasıl yenebildiğinin güçlü bir sembolü haline gelmiştir.
Arşimet,Sirküza şehri Romalılar’a teslim olduktan sonra öldürülmüştür.
Buluşları
Mekanik
Arşimet'in mekanik alanında yapmış olduğu buluşlar arasında bileşik makaralar, sonsuz vidalar, hidrolik vidalar ve yakan aynalar sayılabilir. Bunlara ilişkin eserler verilmemiş, ancak matematiğin geometri alanına, fiziğin statik ve hidrostatik alanlarına önemli katkılarda bulunan pek çok eser bırakmıştır.
Matematik
Arşimet parlak matematik başarılarından biri de, eğri yüzeylerin alanlarını bulmak için bazı yöntemler geliştirmesidir. Bir parabol kesmesini dörtgenleştirirken sonsuz küçükler hesabına yaklaşmıştır. Sonsuz küçükler hesabı, bir alana tasavvur edilebilecek en küçük parçadan daha da küçük bir parçayı matematiksel olarak ekleyebilmektir. Bu hesabın çok büyük bir tarihi değeri vardır. Sonradan modern matematiğin gelişmesinin temelini oluşturmuş, Newton ve Leibniz'in bulduğu diferansiyel denklemler ve integral hesap için iyi bir temel oluşturmuştur. Arşimet, Parabolün Dörtgenleştirilmesi adlı kitabında, tüketme metodu ile bir parabol kesmesinin alanının, aynı tabana ve yüksekliğe sahip bir üçgenin alanının 4/3'üne eşit olduğunu ispatlamıştır.
Hidrostatik
Arşimet, kendi adıyla tanınan “sıvıların dengesi kanununu” da bulmuştur. suya batırılan bir cismin taşırdığı suyun ağırlığı kadar kendi ağırlığından kaybettiğini fark ederek hamamdan "eureka" (buldum, buldum) diye haykırarak çırıl çıplak dışarı fırlaması, onunla ilgili en çok bilinen bir hikayedir.
Eserleri
Arşimet'in yapıtlarının çoğu Samoslu (Sisam) Konon ve Kireneli Erastosthenes gibi dönemin ünlü matematikçileriyle yazışma biçiminde ve tamamen kuramsal içeriktedir. Yapıtlarının dokuz tanesinin Yunanca asılları günümüze kadar ulaşmıştır. Yapıtlarının uzun yıllar karanlıkta kalmış; matematiğe katkısı yapıtlarının 8. ya da 9. yüzyılda Arapça’ya çevrilmesine kadar gerçekleşememiştir. Örneğin Arşimed'in başka matematikçilere katkı sağlaması amacıyla yazdığı "Yöntem" isimli çok önemli bir eseri 19. yüzyıla kadar karanlıkta kalmıştır.
  • Denge üzerine (2 cilt). Mekaniğin belli başlı prensipleri, geometri metodları ile açıklanır.
  • İkinci Derecede Paraboller
  • Küre ve Silindir Yüzeyi Üzerine (2 cilt). Bir kürenin bir parçasının alanı, bir dairenin alanı, silindirin alanı ve bu cisimlerin alanlarının karşılaştırılması ile ilgili bilgiler vermiştir.
  • Spiraller Üzerine. Arşimed bu eserde spirali tanımlamış, spiralin yarıçap vektörünün uzunlukları ile açılarını incelemiş, vektörün tanjantını hesaplamıştır.
  • Konoidler Üzerine
  • Yüzen Cisimler Üzerine (2 cilt). Hidrostatiğin temel prensipleri verilmiştir.
  • Dairenin Ölçülmesi
  • Sandreckone. Arşimed’in sayı sistemleri üzerine yazdığı ve büyük sayıları ifade etmek için oluşturduğu sistemi içerir.
  • Mekanik Teoremlerin Yöntemi. Ünlü dilbilimci Heiberg tarafından 1906 yılında, İstanbul'da eski parşömenler arasında (üzeri kazınmış ve sonra yeniden yazılmış olarak) bulunmuştur.

Arşimet’in Ünlü Sözleri

Banyodan sokağa fırlayarak “Buldum, buldum!” bilinen en ünlü sözüdür, orjinali “evreka evreka”dır.
“Bana bir dayanak gösterin, tüm dünyayı yerinden oynatayım!’

İskenderiyeli Hypatia Alfred Seifert (Yunanca: Υπατία; 370–415)
Günümüzde bile kadının hem toplumdaki hem bilimdeki yeri tartışılırken, 1600 sene önce yaşamış İskenderiyeli Hypatia (370–415), felsefe ve bilim alanında önemli katkılarda bulunmuş ancak dönemin gerici zihniyeti tarafından, onun “inanmadan önce sorgulama ve bildiklerinin arkasında durma” olarak belirteceğimiz düşünce tarzı sebebiyle yok edilmiştir. Bu sadece Hypatia’nın değil bilim dünyasının cinayetiydi ve tarih boyunca da başka örnekleri yaşanacaktı.

İskenderiyeli Hypatia filozof, matematikçi ve astronomdur. Bilimi ve zerafeti dışında güzelliği ile de ünlüdür. Hypatia’nın yaşadığı dönemde, İskenderiye Roma’nın bir eyaletiydi. İskenderiye’nin en önemli özelliği ve ünü ise müzesi ve kütüphanesine aitti. Hypatia’nın biliminin temelleri, filizof olan babası Theon ile atılmaya başlandı. İlk eğitimlerini aldığı babası, Hypatia’nın dogma düşüncelere saplanmasına izin vermedi. Kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak; hiçbir bilginin kabul edilmemesi gerektiğini, düşünme hakkını hep kullanmasını, yanlış düşünmenin hiç düşünmekten yeğ olduğunu öğretti. Hypatia, Atina’da eğitimini tamamladıktan sonra İskenderiye’ye döndü ve buradaki okulun başına geçti. Platon’un fikirlerini benimsedi. İskenderiye eklektik okulunda yeni Plâtoncu geleneği hâkimdi. Bu okul, hangi inanca, felsefi tarza sahip olursa olsun, herkese açtı. Hypatia, sahip olduğu bilgileri cesurca ve kaygı duymadan öğrencilerine anlatmaya, dönemin önemli siyaset, bilim, din adamlarıyla görüşmeler yapmaya devam ediyordu. Hypatia, Roma’nın yavaş yavaş çökmeye başladığı, karmaşık bir dönemde yaşadı. Genel eğitim seviyesi çok düşüktü, bilgiye ulaşmak zahmetliydi, mesafeleri aşmak çok zordu. Kısacası tam bir ortaçağın yaşandığı dönemde, Hypatia bilime yaptığı katkılarla o döneme ışık oldu. Doğayı mantık, matematik ve deney ile açıklamaya çalıştı. Hypatia, matematik ve astronomi ilgili kitaplar da yazdı. Bu eserlerinden birinin adı “astronomik kanun”’dur. Eski olarak adlandırılan bilgileri yeniden açığa çıkarmış ve yeniden sunmuştur.
Eğer Hypatia ve Theon olmasaydı Batlamyus (Ptolomy), Öklid ve diğer Yunanlı matematikçilerin eserleri günümüze ulaşmayacaktı. Kendisi ve babası Batlamyus’un astronomi kitaplarını düzenlediler ve yorumladılar.
Cyril Hypatia’nın ölümünü doğrudan emretti veya halkı bunun için teşvik etti. Halkı kışkırtmış ve halk arasında Hypatia “dinsiz” ve “şeytan” olarak nitelendirilmiştir.
Maalesef eserleri günümüze ulaşamamıştır.
Çalışmaları:
  • Aritmetik üzerine 13 ciltlik bir yorum
  • Apollonius’un konikleri üzerine bir yorum
  • Batlamyus’un Almagest’i üzerine düzenleme
  • Babası Theon’un yazdığı “öklidin elementleri” adlı eser üzerinde düzenleme “Astronominin kanunları” adlı kitabı
Hypatia’nın bilime katkıları; gök cisimlerinin sınıflandırılmasında, hidrometre’nin bulunmasında, sıvıların yoğunluk derecesinin belirlenmesinde ve daha birçok konuda etkisi olmuştur.
Hypatia işte böyle bağnaz, sığ düşüncelerden dolayı acımasızca, canice yok edildi. Düşünce özgürlüğü istedi, düşündüğünü söyledi, adaletsizliğe isyan etti, inandığı ve savunduğu bilim ve akıl için öldü.
HAREZMİ (780-850)
Ebu Abdullah Muhammed bin El-Harezmi 780 yılında Özbekistan'ın Harezm vilayetinde dünyaya gelmiştir. Horasan bölgesinde bulunan Harezm'de temel eğitimini alan Harezmi, gençliğinin ilk yıllarında Bağdat'taki ileri bilim atmosferinin varlığını öğrenir. İlmî konulara meraklı olan Harezmi bu konularda çalışma idealini gerçekleştirmek için Bağdat'a gelir ve yerleşir. Devrinde bilginleri himayesi ile meşhur olan Abbasi halifesi Mem'un Harezmi'deki ilim kabiliyetinden haberdar olunca onu kendisi tarafından Antik Mısır, Mezopotamya, Yunan ve Hint medeniyetlerine ait eserlerle zenginleştirilmiş Bağdat Saray Kütüphanesi'nin idaresinde görevlendirilir.
Cebir alanındaki çalışmaları
Cebir sözcüğü de Harezmi'nin "El’Kitab’ül-Muhtasar fi Hısab’il Cebri ve’l-Mukabele” (Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap) adlı eserinden gelmektedir. Bu eser aynı zamanda doğu ve batının ilk müstakil cebir kitabı olma özelliğini taşımaktadır.
Matematik alanındaki çalışmaları cebirin temelini oluşturmuştur. Bir dönem bulunduğu Hindistan’da sayıları ifade etmek için harfler ya da heceler yerine basamaklı sayı sisteminin kullanıldığını saptamıştır. Harezmî'nin bu konuda yazdığı kitabın Algoritmi de numero Indorum adıyla Latince'ye tercüme edilmesi sonucu, sembollerden oluşan bu sistem ve sıfır, 12. yüzyılda batı dünyasına sunulmuştur. Hesab-ül Cebir vel-Mukabele adlı kitabı, matematik tarihinde, birinci ve ikinci dereceden denklemlerin sistematik çözümlerinin yer aldığı ilk eserdir. Bu nedenle Harezmî "cebirin babası" olarak da bilinir. İngilizce'deki "algebra" ve bunun Türkçe'deki karşılığı olan "cebir" sözcüğü, Harezmî'nin kitabındaki ikinci dereceden denklemleri çözme yöntemlerinden biri olan "el-cebr"den gelmektedir.
Harezmi sıfır rakamını (0) ve x bilinmeyenini kullandığı bilinen ilk kişidir.
Coğrafya
Harizmî Coğrafya alanında da tanınmış biridir ve coğrafya alanında birçok araştırmalar yapmıştır. Dağlar ve kum yuvaları konusunda ölçüm ve hesapları bulunmaktadır.
Matematik ile ilgili eserleri
         El- Kitab'ul Muhtasar fi'l Hesab'il Cebri ve'l Mukabele
         Kitab al-Muhtasar fil Hisab el-Hind
         El-Mesahat
Matematik alanındaki çalışmaları cebirin temelini oluşturmuştur. Bir dönem bulunduğu Hindistan’da sayıları ifade etmek için harfler ya da heceler yerine basamaklı sayı sisteminin ( onluk sistem) kullanıldığını saptamıştır. Harezmî'nin bu konuda yazdığı kitabın Algoritmi de numero Indorum adıyla Latinceye tercüme edilmesi sonucu, sembollerden oluşan bu sistem ve sıfır 12. yüzyılda batı dünyasına sunulmuştur.
Astronomi ile ilgili eserleri
              Zîc-ul Harezmî
              Kitab al-Amal bi'l Usturlab
              Kitab'ul Ruhname
Coğrafya ile ilgili eserleri Kitab surat al-arz
Tarih ile ilgili eserleri Kitab'ul Tarih

Gıyaseddin Eb'ul Feth Ömer İbni İbrahim el-Hayyam veya Ömer Hayyam (Farsça: عمر خیام)(d. 18 Mayıs 1048 - ö. 4 Aralık 1131) İranlı şâir, filozof, matematikçi ve astronom.
Hayyam, Nişabur doğumludur. Ömer Hayyam, birçok bilim insanınca Bâtınî olarak görülür. Evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki hâkim anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktarmıştır.
Hayyam aynı zamanda çok iyi bir matematikçiydi. Üçüncü dereceden bilinmeyen denklemlerle ilgili yazdığı bir eserinde bilinmeyen rakamın yerine Arapça'da "şey" anlamına gelen kelimeyi kullanmıştır. Daha sonra bu eseri diğer dillere çevrilirken İspanyolcaya "Xay" olarak geçmiştir. Daha sonra bu kelime ilk harfine indirgenerek bilinmeyen rakamın simgesi "x" olarak kullanılmaya başlamıştır. Binom Açılımını ilk kullanan bilim insanıdır. Geçmişte yaşamış birçok ünlünün aksine Ömer Hayyam'ın doğum tarihi günü gününe bilinmektedir. Bunun sebebi, Ömer Hayyam'ın birçok konuda olduğu gibi takvim konusunda da uzman olması ve kendi doğum tarihini araştırıp tam olarak bulmasıdır.
Hayyam, aynı zamanda dünya bilim tarihi için de önemli bir yerdedir. Günümüzde kullanılan Miladi ve Hicri Takvimlerden çok daha hassas olan Celali Takvimi'ni hazırlamıştır. Okullarda Pascal Üçgeni Fransız matematikçi Blaise Pascal'ın soyadıyla olarak öğretilen matematik kavramı aslında Ömer Hayyam tarafından oluşturulmuştur. Matematik, astronomi konularında dünyanın önde gelen bilim insanlarındandır. Birçok bilimsel çalışması olduğu bilinmektedir.

Eserleri

Hayyam'ın eserlerinden 18 tanesinin adı bilinmektedir, çeşitli bilim dallarında birçok eser yazmıştır.
1.     Ziyc-i Melikşahi. (Astronomi ve takvime dair, Melikşah'a ithaf edilmiştir)
2.     Kitabün fi'l Burhan ül Sıhhat-ı Turuk ül Hind. (Geometriye dair)
3.     Risaletün fi Berahin İl Cebr ve Mukabele. (Cebir ve denklemlere dair)
4.     Müşkilat'ül Hisab. (Aritmetiğe dair)
5.     İlm-i Külliyat (Genel prensiplere dair)
6.     Nevruzname (Takvim ve yılbaşı tespitine dair)
7.     Risaletün fil İhtiyal li Marifet. (Altın ve gümüşten yapılmış bir cisimde altın ve gümüş miktarının bilinmesine dair. Almanya Gotha kütüphanesinde bir nüshası mevcuttur.)
8.     Risaletün fi Şerhi ma Eşkele min Musaderat (Öklid'in bir probleminin çözülmesi metoduna dair, Hollanda Leiden kütüphanesinde bir nüshası vardır. F. Woepcke fransızcaya çevirmiştir.)

Leonardo FIBONACCI, (Pisalı Leonardo, Leonardo Pisano d. 1170, ö. 1250), yaygın olarak ismiyle Fibonacci diye anılan, orta çağın en yetenekli matematikçisi olarak kabul edilen İtalyan matematikçi.

Fibonacci modern çağda en fazla Hint-Arap Sayılarını Avrupa'ya getirmesiyle ve 13. yüzyıl başlarında yayınlanan Liber Abaci isimli hesaplama yöntemleri kitabıyla tanınır. Liber Abaci'de bir örnek olarak yer alan modern sayılarla hesaplanmış kendi adıyla anılan sayı dizisi Fibonacci Dizisi olarak anılmaktadır.
Fibonacci'nin heykeli. Camposanto, Pisa, İtalya.
Leonardo 1170 yılında İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu. Babası Guglielmo'dur. Annesi Alessandra,Leonardo 9 yaşındayken öldü. Babası Guglielmo Cezayir'in Béjaïa limanı ile İtalya'nın Bugia kenti arasında bir ticaret postasını idare etmekteydi. Genç bir çocuk olan Leonardo babasına yardım etmek için onunla seyahat ederdi. Burası Leonardo'nun Hint-Arap sayı sistemini öğrendiği yerdir.
Fibonacci Hint-Arap sayıları ile aritmetik işlemler yapmanın Roma rakamları ile hesap yapmaktan çok daha basit ve verimli olduğunu gördü. Leonardo bütün Akdeniz bölgesini gezdi ve dönemin önde gelen Arap matematikçiler ile çalışma olanağı buldu. Leonardo yaklaşık olarak 1200 yıllarında bu seyahatinden döndü. 1202 yılına gelindiğinde 32 yaşında, öğrendiklerini "abaküs kitabı" veya "hesaplama kitabı" anlamına gelen Liber Abaci isimli eserinde topladı. Yayınladığı bu eserinde Hint-Arap Sayı Sistemi'ni Avrupa'ya duyurdu.

Fibonacci sayı dizisi

Daha önce 6. yüzyılda Hint matematikçiler tarafından bulunmuş olan bu sayı dizisi Liber Abaci kitabında tavşanların üremesiyle ilgili problemin hesaplanması sonucu Fibonacci tarafından 1202 yılında ortaya konmuştu. Dizinin ilk sayı değeri 0, ikincisi 1 ve her ardışık elemanı da önceki iki elemanın değerinin toplamı alınarak bulunur ve bu halde 0, 1, 1(1+0), 2(1+1), 3(2+1), 5(3+2), 8(5+3), 13(8+5),21(13+8)...şeklinde artar

Altın oran

Bu dizinin ileri elemanlarında, bir sonraki elemanın bir öncekine oranı Altın oran adı verilen ve yaklaşık 1,618 (1:0,618) değerine eşit bir sayıyı verir.
Altın oran matematikte genellikle φ harfi ile gösterilir.
Tabiattaki canlılarda uzuvların oranı altın oran adı verilen 1.618... sayısına uygunluk gösterir. Antik mimari eserler ve bazı modern mimari eserler bu orana uygun tasarlanırlar. Altın orana uygun ölçülerdeki nesnelerin ve canlıların daha estetik olduğu ve güzel göründüğü savunulur.
Bitkilerin yapraklarının dizilişinde bir Fibonacci Dizisi söz konusudur; yani yaprakların diziliminde bu dizi mevcuttur. Mimar Sinan'ın da birçok eserinde Fibonacci dizisi görülmektedir. Mesela Süleymaniye ve Selimiye Camileri'nin minarelerinde bu dizi mevcuttur.

 
 Bu karelerin kenar uzunlukları sırasıyla Fibonacci sayılarını verir.


 Ali KUŞÇU (1403-1474)
Astronom, matematikçi ve olan Ali Kuşçu, 1403'te Semerkand'da doğdu.. Babası Muhammed, Timur İmparatorluğu Sultanı ve astronomu Uluğ Bey'in kuşçusu olduğu için ailesi "Kuşçu" lakabıyla meşhur oldu. Küçük yaştan itibaren matematik ve astronomiye ilgi duyan Ali Kuşçu, Bursalı Kadızâde Rûmî, Gıyaseddin Cemşid ve Muînuddîn Kâşî’den Matematik ve astronomi dersi aldı. Daha sonra bilgisini artırmak için Kirman'a gitti. Burada Hall-ü Eşkâl-i Kamer (Ay Safhalarının Açıklanması) adlı risale ile Şerh-i Tecrîd adlı eserini yazdı. Ali Kuşçu, Semerkand ve Kirman'da eğitimini tamamladıktan sonra Uluğ Bey'e yardımcı ve rasathanesine müdür oldu Ali Kuşçu, Ayasofya medresesine müderris oldu. 16 Aralık 1474 tarihinde İstanbul'da vefat etti.15 yüzyıla özgü mezarı Eyüp Sultan türbesi etrafındaki hazirededir. Ali Kuşçu'nun 15 yüzyıla özgü mezarı İstanbul, Eyüpsultan Cami haziresindedir.[2]
Eserleri
  • Risale-i fi'l Hey'e (astronomi)
  • Şerh-i Tici Uluğ Bey (astronomi)
  • Risale-i fi'l Fethiye (astronomi, Risale-i fi'l Hey'e adlı eserinin Arapçasıdır)
  • Rsale fi'l Muhammediye (matematik, cebir ve hesap)
  • Unkud-üz-Zevahir fi Man-ül-Cevahir]] (Günümüz Türkçesi: Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen 
  • Salkım)
  • Et-Tezkire fî Âlâti'r-RuhâniyyeTakiyyuddîn Râsid bu eserden söz eder.
  • El-‘Unkûdu’z-Zevâhir fî Nazmi’l-Cevâhir: (Arapça sarf ilmi konusunda kaleme aldığı bir giriş ve üç bölümden oluşan bir eseridir)




DESCARTES (1596-1650)
René Descartes  d. 31 Mart 1596 - ö. 11 Şubat 1650), Fransız filozof, matematikçi ve yazar.
Descartes, Indre-et-Loire,1596'da Fransa’da doğmuştur. Bir yaşındayken annesi Jeanne Brochard ölmüştür. Babası Joachim, Britanny Parlamentosu’nun üyesiydi. 1606 veya 1607’de, Descart Jesuit Colléege Royal Henry-Le-Grand’a gitmeye başladı, ve burada matematik, fizik Galileo’nun çalışmalarıyla tanıştı. Aralık 1616’da mezun olduktan sonra, Poitiers Universitesi’nde, babasının avukat olması konusundaki istekleri doğrultusunda hukuk bölümünde lisansını bitirdi.
1622’de Fransa’ya döndü ve sonraki birkaç yıl Paris’te ve Avrupa’nın başka yerlerinde vakit geçirdi. Metot üzerine ilk makalesi “Aklın Yönetimi İçin Kurallar”ı yazışı bu Paris ziyaretlerinden birinde gerçekleşti.
1623’te tüm mal varlığını satarak La Haye’ye gitti ve hayatının sonuna kadar bu gelirle geçindi. Descartes 1627’de La Rochelle kuşatmasında Cardinal Richelieu ile birlikteydi. Aynı sene sonbaharda, simyacı Mösyö Chandoux’un yeni felsefe üzerine prensiplerini dinlemeye gitti. Kardinal Bérulle onu kendi yeni felsefesini yazmak konusunda cesaretlendirdi.
1628’de Hollanda’ya döndü ve 1649’a kadar burada yaşadı.

Çalışmaları

Descartes’ın matematiğe katkısı felsefe kadar belirgindir; uzaydaki bir noktayı bir numaralar seti olarak işaretleyebilmeyi ve cebirsel denklemleri iki boyutlu koordinat sisteminde geometrik şekiller olarak göstermeyi (ve tam tersini) sağlayan Kartezyen koordinat sistemi, ismini Descartes’tan alır. Cebir ve geometri arasında bir köprü olan, sonsuz küçükler hesabı ve analizi için elzem olan, analitik geometrinin de temellerini Descartes atmıştır. Bir deha örneği olarak tanımlanan Descartes aynı zamanda bilimsel devrimdeki anahtar kişilerden biridir. Kendisinden önceki filozofların otoritesini ve kendi algılarının kesinliğini kabul etmeyi reddetmiştir.
Descartes hayatı boyunca matematik ve felsefe konusunda çalışmalar yayınlamaya devam etti.
René Descartes 11 Şubat 1650’de Stokholm, İsveç’te, Fransız büyükelçisinin evini ziyaretinde öldü.

Eserleri

·       1637. La Géométrie (Geometri)
Descartes'ın elyazısıyla yazdığı bir mektup, Aralık 1638.


PASCAL (1623-1662)
Blaise Pascal (19 Haziran 1623 – 19 Ağustos 1662), Fransız matematikçi, fizikçi ve düşünürdür.
En bilinen temel eseri Düşünceler'dir. 16 yaşındayken konikler üzerine bir inceleme yazdı. 1642'de 19 yaşında iken vergi tahsildarı babasının işini kolaylaştıracak, dişliler ve tekerleklerden oluşan mekanik bir hesap makinesi tasarladı.
Pascal, iki ana araştırma konusu oluşturulmasında yardımı dokunan önemli bir matematikçiydi. 16 yaşındayken izdüşümsel geometri konusunda kayda değer bir bilimsel eser yazmıştır
1654 yılının sonlarına aritmetik üçgen üzerine önemli bir bilimsel eser yazmıştır. 1658 - 1659 yılları arasında sikloit ve katıların hacmini hesaplamakta kullanımı üzerine yazı yazmıştır.
Pascal’ın sağlığı özellikle 18 yaşından sonra bozulmuştur ve 39uncu doğum gününden 2 ay sonra vefat etmiştir.

Matematiğe Katkıları

Pascal hayatı boyunca matematiği etkilemeye devam etmiştir. Pascal’ın 1653 yılındaki Traité du triangle arithmétique diye geçen Aritmetik üçgen üzerinde incelemesi, binom çarpanlarını uygun bir tablo halinde tanıtmıştır (Pascal üçgeni).

Matematik Felsefesi

Pascal, matematik felsefesine en büyük katkısını De l'Esprit géométrique ("Of the Geometrical Spirit") eseri ile sağlamıştır. Bu çalışması ölümünden ancak 1 asır sonra yayınlanmıştır.

Çalışmaları

●     Essai pour les coniques (1639)
●     Experiences nouvelles touchant le vide (1647)
●     Traité du triangle arithmétique (1653)
●     Lettres provinciales (1656–57)
●     De l'Esprit géométrique (1657 ya da 1658)
●     Écrit sur la signature du formulaire (1661)
●     Pensées (ölümünden dolayı tamamlanamamıştır.

NEWTON (1642-1727)

“Herkesin beni nasıl gördüğünü bilmem Ben kendimi, deniz kenarında oynarken, önünde hiç keşfedilmemiş engin gerçek okyanusu yayılmış duran ve cilalı bir çakıl taşı ya da güzelce bir istridye kabuğu bulmakla zevk duyan bir çocuk gibi görüyorum.” Newton.
İşte, uzun yaşamının son yıllarında kendisi hakkında böyle hüküm veren İsaac Newton, 1642’de Woolsthrope kasabasının bir şatosunda yaşayan bir çiftçi ailesinin oğlu olarak dünyaya geldi Geceleri köylüleri korkutmak için kandilli uçurtmaları, tümü ile kendisinin yaptığı ve oldukça güzel işleyen hareketli oyuncaklar, su çarkları, gerçekten buğday öğüten bir değirmen, küçük kız arkadaşları için iş kutuları ve oyuncaklar, resimler, güneş saatleri, tahtadan yapılmış ve gerçekten işleyen duvar saati gibi şeyler onun çok erken yaşlarda yaptığı buluşlardı.
Newton, daha on sekiz yaşında, Cambridge’de öğrenci olduğu yıldan başlayarak, evrensel bir beğeniyle karşılandı Üniversiteyi bitireli iki yıl olmadan, bilim dünyasınca alkışlanıyor ve hükümdarlardan saygı görüyordu.
Yerçekimi genel kanununu 1687 yılında yayınlamadı Newton hayatında hiç evlenmedi.


Newton’un hareket kanunları:
  1. (Eylemsizlik Kanunu) Bir cisme hiçbir kuvvet uygulanmazsa, bu cisim olduğu yerde hareketsiz kalır veya hareket halindeyse, bir doğru boyunca düzgün bir hareketle, yani ivmesi sıfır olan bir hızla hareket eder.
  2. Kütle m, sabit ivme a ve kuvvet f ise, f=ma şeklinde sabittir.
  3. (Etki ve Tepki Kanunu) Etki ve tepki eşittir ve ters yönde iki kuvvettir.

Newton’un en önemli buluşlarından birisi de evrensel çekim kanunudur Newton bir gün elma ağacının gölgesinde otururken başına bir elma düşer Bunun üzerine uzun uzun düşünür Yine uzun çalışmalardan sonra ünlü, kütlelerin birbirlerini çekim kanununu bulur Newton’a, bu buluşlarını nasıl bulduğu sorulduğunda, sürekli düşünmeyle, diye yanıt vermiştir.
Newton’un en önemli buluşu, diferansiyel ve integral hesabı keşfetmesidir Zaten Newton’u dünyada gelmiş geçmiş üç büyük matematikçiden biri yapan buluşu budur.
Newton, 1661 yılının Haziran ayında Cambridge’deki Trinity College’e girdi. 1669’da matematik kürsüsünü bırakıp sırası gelince yerini o eşsiz büyük deha Newton’a bırakıyordu.
1664 ile 1666 yılları arasında, yirmi bir yaşından yirmi üç yaşına kadar çok yoğun bir çalışmaya girmiş ve yaptığı çalışmaları uzun zaman gizli tutmuştur Ocak 1664 yılında üniversiteyi bitirmiş ve lisans diplomasını almıştır.
Bu iki yıl içinde diferansiyel ve integral hesabı keşfetmiş, genel çekim kanununu bulmuş ve beyaz ışığın analizini deneysel olarak yapmıştı Bunların tümü, yirmi beş yaşından önce bulunmuş şeylerdi 20 Mayıs 1665 tarihli bir yazısıyla, bir eğrinin üzerindeki bir noktadaki teğeti ve eğriliğini verecek yöntemini daha yirmi üç yaşındayken yayınlıyordu İşte bu, diferansiyelin bulunuşunu müjdeliyordu Bu sıralarda ünlü sonsuz küçükler hesabına doğru yaklaşıyordu Yine bu sıralarda, binom formülünü buluyordu.
1667 yılında Cambridge’e dönüşünde Trinity Collegei’ne üye olarak atanan Newton artık rakipsizdi 1668’de tek başına yansımalı teleskopu yapmış ve uyduları incelemekte kullanmıştır ”Philosophy Naturalis Principia Mathematica” adlı eserini yazmaya başladığında geceli gündüzlü çalıştı Ünlü pertürbasyon kuramını ortaya atmıştır Bu kuram daha sonra ilerletilerek elektronların yörüngelerine uygulanmış, on dokuzuncu yüzyılda bu kuramla Neptün ve yirminci yüzyılda da Plüton gezegeni keşfedilmiştir.
Newton, 1696’da elli dört yaşında darphanede para basımı düzenlemekle görevlendirildi 1701 ile 1702 yıllarında, Cambridge Üniversitesi’ni parlementoda temsil etti 1703 yılında Royal Society’nin başkanlığına seçildi Ölünceye kadar da bu makamda kaldı 1705 yılında Kraliçe Anne tarafından chevalier’lik rütbesi ile onurlandırıldı.
O, İngiliz ırkının gelmiş geçmiş en büyük zekasıydı Yaşadığı uzun yılları en mesut biçimde geçiren ve yaptıklarının sonuçlarını gören, takdir edilen, şan ve şöhretle alkışlanan tek matematikçi Newton’dur.

Matematik

Newton'un matematikte neredeyse her dalda katkıları olmuştur. Özellikle analitik geometride eğrilerin teğetleri (diferansiyel) ve eğrilerin oluşturduğu alanları (integral) hesaplamada yöntemler geliştirmiştir. Bu iki işlemin birbirlerine ters olduğunu bulmuş, eğimler ile ilgili çözümler geliştirmiş ve bunlara akış (fluxion) metotları ismini vermiştir çünkü niceliklerin bir boyuttan diğerine aktığını hayal etmiştir.
Matematikte (a+b)^n ifadesinin üstel seriye açılımını veren genel iki terimli teoremini buldu.


Gottfried Wilhelm LEİBNİTZ (1646-1716)
(1 Temmuz 1646 – 14 Kasım 1716) Alman matematikçi ve filozoftur. Matematik tarihi ve felsefe tarihinde önemli bir yer tutar. Leibniz Isaac Newton’dan bağımsız olarak Sonsuz Küçükler Hesabı’nı geliştirdi ve Leibniz’in formülü yayınlandığından bu yana geniş bir çapta kullanıldı. Mekanik hesaplayıcılar alanında en üretken insanlardan biri oldu. Pascal’ın hesaplayıcısına otomatik çarpma ve bölme fonksiyonlarını eklemeye çalışırken, 1685’te çarklı hesaplayıcıyı ilk tanımlayan insan oldu ve aritmometre -ilk toplu üretilen mekanik hesaplayıcı-  kullanarak Leibniz çarkını icat etti. Ayrıca ikili sayma sistemini rafineleştirdi, bu çalışması tüm dijital hesaplayıcıların soyut temelini oluşturdu.
“Bende o kadar fikir var ki, eğer benden daha iyi görmesini bilenler bir gün onları derinleştirecek ve benim zihin emeğime kendi kafalarının güzelliğini katacak olurlarsa, sonraları belki bir işe yarayabilir” diyen Gottfried Leibniz Babası Leibniz henüz altı yaşındayken öldü ve bu olaydan sonra annesi tarafından büyütüldü. Annesinin öğrettikleri Leibniz’in felsefi düşüncelerini ileriki yaşamında etkilemiştir.
Leibniz’in babası Leipzig Üniversitesi’nde Ahlak Felsefesi Profesörüydü ve kendisine babasının kişisel kütüphanesi miras kaldı. 15 yaşındayken babasının eski üniversitesine kaydoldu ve felsefe bölümündeki lisans öğrenimini 1662 yılında tamamladı. 28 eylül 1665 tarihinde hukuk lisans diplomasını aldı.
1666’da henüz yirmi yaşındayken ilk kitabı olan De Arte Combinatoria kitabını yayınladı ve bu kitabın ilk kısmını felsefe doktorası tezine ayırdı
Leinbiz Nuremberg’de maaşlı simyacı olarak çalıştı, Leibniz 1699’da Temyiz mahkemesi’nde yargıç yardımcılığına atandı. von Boyneburg’un 1672’deki ölümüne rağmen, Leibniz 1674’e kadar von Boyneburg’un dul eşi için görevinden azledilene kadar çalıştı.
Öldüğünde sekreteri haricinde kimse cenazesine katılmamıştır.
Matematikçi
Matematiksel fonksiyon kavramının onun zamanında trigonometik ve logaritmik tablolarda kapalı olmasına rağmen, Leibniz 1692 ve 1694 yılları arasında eğriden türetilen apsis, ordinat, teğet, kiriş ve diklik geometrik kavramlarını kapalı olarak benimseyip, belirten ilk kişidir. 18. Yüzyılda “fonksiyon” bu geometrik birlikteliğini yitirmiştir. Leibniz lineer denklemlerdeki sistemin katsayılarının şu an matris olarak adlandırdığımız bir düzene göre ayarlanarak sistemin sonucunun bulunabileceğini gören ilk insan olmuştur. Bu yöntem daha sonra Gauss eleme yöntemi olarak adlandırılmıştır.
Leibniz Sir Isaac Newton ile beraber sonsuz küçükler hesabını (diferansiyel ve integral kalkulusu kapsayan) bulan kişi olarak bilinir. Şu an da kullanılan bazı simgeleri tanıttı Bu kavramları zekice simgelendirmiş olması, muhtemelen matematik için en önemli mirasıdır Diferansiyel kalkulusteki ürün kuralı (the product rule) hala “Leibniz Yasası” olarak adlandırılır.
Daniel BERNOULLİ (8 Şubat 1700 – 17 Mart 1782) İsviçreli matematikçi ve fizikçidir. Bernoulli ailesindeki ünlü matematikçilerdendir. Özellikle matematiği akışkan mekaniği alanına uyarlamasıyla bilinir. Olasılık ve istatistik alanındaki çalışmalarıyla bu alanların gelişimine öncülük etmiştir. İsmi, 20. yüzyılın iki önemli teknolojisinin çalışmasının altında yatan matematiği tanımlayan Bernoulli İlkesi ile bütünleşmiştir. Bahsi geçen bu iki önemli teknoloji karbüratör ve uçak kanadıdır.
Daniel Bernoulli Groningen, Hollanda’da matematikçileri ile ünlü bir ailede dünyaya geldi. Babası Johann ile arasında kötü bir ilişkisi olduğu söylenir. Baba ve oğlunun bilimsel bir yarışmada birinciliği paylaşmaları üzerine Johann oğluyla eşit tutulmanın “utancına” dayanamamış ve oğlunu evden atmıştır. Johann Bernoulli ayrıca Daniel’in Hydrodynamica adlı eserinden bazı fikirleri çalmış ve tarihini Hyrodynamica’nın yayım tarihinden önce gösterdiği Hydraulica adlı eserinde yayımlanıştır. Daniel’in uzlaşma çabalarına rağmen babası bu kininden ölümüne dek vazgeçmemiştir. Daniel Basel, Heidelberg, Stasbourg şehirlerinde tıp eğitimi aldı. 1721 yılında anatomi ve botanik alanında doktora derecesini elde etti. Daniel Bernoulli, Euler ile yakın arkadaştı. 1724 yılında matematik profesörü olarak St. Petersburg’a gitti ama burada mutlu olamadı ve geçirdiği bir hastalık 1733 yılında oradan ayrılmasına neden oldu. Daha sonra oldukça tıp, metafizik ve doğa felsefesi alanlarında ölümüne dek oldukça başarılı bir hayat sürdüğü Basel Üniversitesi'ne döndü.

Matematiksel Çalışmaları

Bernoulli’nin ilk matematiksel çalışması Exercitationes (Matematiksel Egzersizler) 1724 yılında Goldbach’ın yardımı ile yayımlanmıştır. İki yıl sonra bileşke hareketi dönüş hareketi ve öteleme hareketi şeklinde ayrılarak çözümlenmesi konusunda ilk çalışmalara imza attı. Başlıca eseri olan Hydrodynamica, 1738 yılında yayımlanmıştır. Bernoulli ve Euler beraber çalışarak sıvıların akışı hakkında daha çok keşifte bulunmaya çalıştılar. İkili, özellikle kanın akış hızı ve basıncı arasındaki ilişki üzerine yoğunlaştılar. Bu ilişkiyi gözlemlemek için Daniel, ucu açık bir pipetle yüzeyi delinmiş bir boru kullandı ve pipetteki sıvının yüksekliğinin sıvının borudaki basıncı ile ilişkili olduğunu ortaya çıkardı. Bu keşfin ardından tüm Avrupa’daki hekimler hastalarının kan basıncını sivri uçlu tüpleri hastanın damarlarına batırarak ölçmeye başladı. Bu yöntem İtalyalı bir doktorun daha acısız bir yöntem keşfetmesine kadar 170 yıl boyunca kullanımda kaldı. Ancak, Bernoulli’nin basınç ölçme yöntemi uçağın üzerinden geçen havanın hızını ölçmek için modern havacılıkta hala kullanılmaktadır. Keşiflerini daha ileriye taşımak için Daniel enerjinin korunumu üzerine yaptığı ilk çalışmalara geri döndü. Hareket eden bir cisim kütle kazandıkça kinetik enerjisini potansiyel enerjisi ile değiştirir. Dainel benzer bir şekilde hareket eden bir sıvının kinetik enerjisini basınç ile değiştirdiğini fark etti. Matematiksel olarak bu kural:


Carl Friedrich GAUSS ya da Gauß
(30 Nisan 1777 – 23 Şubat 1855), Alman matematikçi ve bilim insanı. Katkıda bulunduğu alanlardan bazıları; sayılar kuramı, analiz, diferansiyel geometri, jeodezi, elektrik, manyetizma, astronomi ve optiktir. "Matematikçilerin prensi" ve "antik çağlardan beri yaşamış en büyük matematikçi" olarak da anılan Gauss, matematiğin ve bilimin pek çok alanına etkisini bırakmıştır.
Gauss'un çocukluk yıllarından beri dahi olduğunu gösteren pek çok hikâye vardır, nitekim pek çok matematiksel keşfini henüz 20 yaşına gelmeden yapmıştır. Sayılar kuramının önemli sonuçlarını derleyip kendi katkılarını da ekleyerek yazdığı büyük eseri “Disquisitiones Arithmeticae”yi 21 yaşında (1798) bitirmişse de, eser ilk olarak 1801'de basılmıştır.
Gauss, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na bağlı olan Braunschweig-Lüneburg Dükalığı'ndaki Braunschweig kentinde, Gebhard Dietrich ve Dorothea Gauss çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası az eğitimli bir taş ve duvar ustasıydı, annesinin ise okuma-yazması bile yoktu. Bir başka meşhur hikâyeye göre, Gauss'un ilkokul öğretmeni J.G. Büttner, öğrencilerini oyalamak için 1'den 100'e kadar olan sayıları toplamalarını isteyince, Gauss cevabı birkaç saniye içinde bularak öğretmenini hayrete düşürdü. Küçük Gauss, sayı listesinin iki zıt ucundan birer sayı alıp topladığında hep aynı sonucun çıktığını farketmişti:      
(1 + 100) = (2 + 99) = (3 + 98) = ... = (50 + 51) = 101, vs. Böylece 1'den 100'e kadar olan sayıların toplamı 50 × 101 = 5050 oluyordu.
Gauss, Braunschweig Dükü Karl Wilhelm Ferdinand'in verdiği burs sayesinde 1792-1795 arasında Collegium Carolinum'da (bugünkü adıyla Braunschweig Teknik Üniversitesi), 1795-1798 arasında da Göttingen Üniversitesi'nde öğrenim gördü.
Gauss, 1799'da bitirdiği doktora tezinde cebirin temel teoreminin bir kanıtını sundu. 1801'de yayımladığı “Disquisitiones Arithmeticae”, sayılar kuramına modüler aritmetik gibi birçok yenilik getirdi. 1807'de Göttingen Üniversitesi'nde astronomi profesörü ve gözlemevi müdürü olarak çalışmaya başladı. Hayatının sonuna kadar aynı üniversitede çalışacaktı.
Gauss, Öklit dışı geometrilerin varlığını keşfettiğini, ama tepkilerden çekindiği için fikirlerini yayımlamadığını iddia etmiştir. Öklit dışı geometriler, Öklit aksiyomlarının bir kısmını atarak oluşturulan, sezgilerimizle çelişen fakat kendi içinde tutarlı geometrilerdir ve Einstein'ın genel görelilik kuramı gibi pek çok yeni fikrin doğumunu mümkün kılmışlardır.
Gauss, Hannover'de yaptığı yüzey ölçümleri sırasında, ölçüm hatalarının istatistiksel dağılımını veren (ve daha önce astronomi araştırmalarında da kullandığı) normal dağılım fikrini kafasında iyice belirginleştirdi. (Bugün normal dağılıma Gauss dağılımı da denmektedir.) Ayrıca bu ölçümler Gauss'un diferansiyel geometriye de (eğriler ve yüzeylerle ilgilenen bir matematik dalı) ilgi duymasını sağladı. 1828'de bu matematik dalının önemli teoremlerinden biri olan “Theorema Egregium” 'u kanıtladı.



Dört ayrı Gauss dağılımı
1831 yılında Gauss, fizik profesörü Wilhelm Weber'le beraber çalışmaya başladı1833'te Gauss ve Weber ilk elektromanyetik telgrafı icat ettiler, ve bu telgrafla gözlemevini fizik enstitüsüne bağladılar. Gauss 23 Şubat 1855'te, 78 yaşındayken, yıllardır yaşadığı Göttingen'de hayata gözlerini yumdu

Ada LOVELACE

Yaşamı: 1815’te Augusta Ada King olarak doğan geleceğin sayısal alandaki ineği, meşhur Romantik şair Lord Byron’ın tek meşru çocuğuydu. Ada’nın annesi de kendi çapında bir matematikçiydi.
Ada Lovelace ilk bilgisayar programının yaratıcısı.

Ada Lovelace Kültürel Rönesans Zamanında Yetişti

Ama Ada’nın babasına benzeyeceğinden korkan Anne kızının şiire de, sanata da bulaşmasına izin vermiyordu. Ada bunlar yerine matematik ve bilim okuyacaktı. Çocukken sıklıkla hasta olan Ada  Daha on iki yaşındayken uçmak istediğine karar verip bir çift mekanik kanat tasarladı. (Onun resmen steampunk’ı icat ettiğini söyleyebilir miyiz Ama Ada’nın bağımsızlığı annesine pek hoş gelmedi. On sekiz yaşındaki kızının özel öğretmeniyle ilişki yaşadığını öğrenince Anne Ada’yı Britanya sarayına postaladı. Ada’nın zekâsı ve güzelliği onu hem kraliyet ailesi mensuplarının, hem de saraylıların arasında hemen popülerleştirdi.
Ama tezleri yalnızca başlangıçtı. Ada 1833’te on yıl önce Diferans Motoru adlı  bir bilgisayar bu aslında devasa bir mekanik hesap makinesiydi icat I etmiş olan matematikçi Charles Babbage’la tanıştı. Babbage I aynı zamanda kafasında, Analitik Motor denen daha ileri bir bilgisayar/hesap makinesi tasarlıyordu.
Diferans Motoru “matematiksel fonksiyonların toplama yoluyla bilgisayımı ve baskı masalarıyla ilgiliyken yeni Analitik Motor çıkarma, çarpma ve bölmeyi, aynı zamanda “delikli kartlarla programlama gerektiren planlar”ı içerecekti. Ada onun yaratısının üzerinde çalışma fırsatına balıklama atladı ve 1843’te, prototiple ilgili kendi notlarını yayımladı bu notlar arasında, delikli kartlar kullanarak motora, Bernoulli sayıları olarak bilinen küsurlu rasyonel sayılardan oluşan özel bir sekans hesaplamayı öğretme olasılığı olan özel bir algoritma da vardı.
Artık Babbage’ın makinesi var olabilseydi Ada’nın fikrinin kusursuz bir biçimde işleyeceğini biliyoruz. Ve “bir makinenin belli bir sonuç üretmesini sağlayacak bir dizi talimat” kulağa tam da bir bilgisayar programı gibi geliyorsa sebep gerçekten öyle olmasıdır bu da Ada’nın tarihteki ilk bilgisayar programcısı olduğu anlamına geliyor.

Ada Lovelace Vizyoner Bir Kişiliktir

Ama Ada yalnızca matematik ve problem çözme konusunda iyi değildi kendisi aynı zamanda bir vizyonerdi. O sıralar herkes Babbage’ın motorlarının tek bir işe yaradığından çok emindi: zor hesaplar yapmaya. Motorların mucidi bile aynı şeyi düşünüyordu. Yalnızca şairane düşünceleriyle Ada bu bilgisayar makinelerin bir gün daha fazlasını yapma olasılığı taşıdığını tahmin edebildi. Kendi sözleriyle: “Bunlar sayılar dışındaki şeyler üzerinde etkili olabilir… Örneğin, harmoni bilim; ya da besteleme biliminde, tiz sesler arasındaki ana ilişkilerin bu tür ifadelere ve uyarlamalara açık olduğu varsayılırsa motor çeşitli karmaşıklık ve kapsamlarda ayrıntılı ve bilimsel müzik parçalan besteleyebilir.” Başka bir deyişle Ada, bilgisayarların potansiyel önemini kuramlaştıran ilk kişiydi. Maalesef Ada’nın önünde ne gibi büyük başarıların olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz, çünkü kendisi otuz altı yaşında rahim kanserinden öldü. Ama arkasında müthiş bir miras bıraktı:

Notlan Alan Turing’in 1940’larda, ilk meşru bilgisayarlar üzerindeki çalışmalarını etkiledi. ABD Savunma Bakanlığı bugün Ada’nın adını taşıyan, onu şereflendiren bir bilgisayar dili kullanıyor. Hatta her yılın 13 Ekim gününde kutlanan bir Ada Lovelace Günü var ve o gün STEM’deki kadınların profilini yükseltmek ve yeni bir “sayı büyücüsü” neslini cesaretlendirmek için çok uygun bir zaman.

Cahit ARF (d. 11 Ekim 1910, Selanik - ö. 26 Aralık 1997, İstanbul), Türk matematikçi ve bilim insanı. TÜBİTAK Bilim Kolu eski başkanı.

Eğitim hayatı

Cahit ARF, ilkokulu o yıllarda sultani adı verilen liselerin ilk kısmında okumuş, daha beşinci sınıftayken tanıştığı genç bir öğretmen onun matematikle ilgilenmesini sağlamıştır. Lisenin orta kısmına geldiğinde artık okul arkadaşlarının çözemediği matematik sorularını çözen Cahit ARF’ın bu yeteneği ailesi ve hocalarının ilgisini çekmiş ve Paris’teki St. Louis Lisesi'nde okumak üzere ailesi tarafından Fransa’ya gönderilmiştir. Üç yıllık lise tahsilini iki yılda bitirip Türkiye’ye geri dönen Cahit ARF o sıralarda Türk hükümeti tarafından yüksek öğrenim görmek üzere sınavla Avrupa’ya gönderilecek aday öğrenciler arasına alınmıştır.

Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de 1932'de tamamladı. Bir süre Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı. Doktorasını yapmak için Almanya'ya gitti. 1938 yılında Göttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirmiştir.

Kariyeri

Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryüs profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra Robert Koleji'nde matematik dersleri vermeye başladı. 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ilk bilim kurulu başkanı oldu.

Daha sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı. Türkiye'de yaşamak istemesi üzerine kendi isteğiyle 1967 yılında Türkiye'ye döndü. Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde göreve başlamıştı. 1980 yılında emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'ın kurulmasında çok emeği geçti ve TÜBİTAK'a bağlı Gebze Araştırma Merkezi'nde görev aldı. 1983-1989 yılları arasında Türk Matematik Derneğinin başkanlığını yaptı.

ARF, İnönü Armağanı'nı (1943) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974).

Cahit ARF, 1997 yılının Aralık ayında ağır bir kalp hastalığı nedeni ile vefat etmiştir.

Çalışmaları

Cahit ARF, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 10 liralık banknotunda portresi yer almaktadır.
Cahit ARF, cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusunda yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin ARF değişmezi ve ARF halkaları gibi literatürde adıyla anılan çalışmaların yanı sıra "Hasse-Arf Teoremi" adı ile anılan teoremi matematik bilimine kazandırmıştır. Cahit ARF, matematiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür. Öğrencilerine sürekli: "Matematiği ezberlemeyin, kendiniz yapın ve anlayın." demiştir.
Ayrıca 2009 yılından itibaren 10 Türk Lirası üzerinde ARF'ın sureti yer almaktadır.


Feza GÜRSEY, (d. 7 Nisan 1921, İstanbul – ö. 13 Nisan 1992, New Haven). Türk fizikçi ve matematikçi.
7 Nisan 1921' de İstanbul'da Prof. Dr. Remziye Hisar (1902-1992) ve Dr. Reşit Süreyya GÜRSEY'in (1889-1962) ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Dr. Reşit Süreyya GÜRSEY, tıp doktoru, fizikçi ve öğretmen olmasının yanı sıra bilime ve sanata büyük ilgisi olan bir aydındır. Annesi Prof. Dr. Remziye Hisar, Darülfünun'un fen okuyan ilk kız öğrencilerinden olup, Avrupa'da kadınların pek azının kariyer yapabildiği bir dönemde Sorbonne'da Devlet Kimya Doktorası yapmayı başarmış bir bilim insanıdır.
Feza GÜRSEY, İstanbul doğmuştur. İlkokul üçüncü sınıfa Galatasaray Lisesi'nde devam eden GÜRSEY, fizik okumaya lise yıllarında karar vermiştir. Galatasaray Lisesi'ni 1940 yılında birincilikle bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencisi olmuş, 1944 yılında Fizik-Matematik bölümünden de birincilik ile mezun olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı sınavını kazanarak İngiltere Imperial College'a gitmeye hak kazanmış, burada 1945-1950 yılları arasında Prof. Dr. H. Jones'ın danışmanlığı altında doktora çalışmalarını yapmıştır. Bu dönem içerisinde "Tek boyutlu bir istatiksel sistem" ve "İki bileşenli dalga denklemleri üzerine" başlıklı iki önemli makale yayımlamıştır. 1951-1957 yılları arasında Cahit ARF'ın desteği ile İstanbul Üniversitesi Tatbiki Matematik Kürsüsü'ne asistan olarak tayin edilmiştir. 1953 yılında "Spinli elektronların klasik ve dalga mekaniği" adlı tezi ile doçent ünvanını almış, bir yıl sonra Tatbiki Matematik Kürsüsü'ne doçent olarak atanmıştır.
1952 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi asistanlarından Suha Pamir ile evlenmiş ve 1954 yılında Suha ve Feza çiftinin tek çocukları Yusuf dünyaya gelmiştir. 1957-1961 yılları arasında, eşi ve oğlu ile birlikte Atom Enerjisi Komisyonu'nun bursu ile ABD'de Brookhaven Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı'nda bulunmuştur. Bu dönemde Brookhaven Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı, Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü ve Columbia Üniversitesi'nde fizik dünyasında en ileri seviyede çalışma yapanlar ile birlikte çeşitli çalışmalar yapmıştır.
1961 yılında Türkiye'ye dönen GÜRSEY, 1974 yılına kadar Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Teorik Fizik Bölümü'nde profesör olarak çalışmıştır. Bu dönem içinde Türkiye'de teorik fizik alanında yapılan çalışmaları canlandırmaya çalışmıştır. Princeton ve Yale üniversitesinden ünlü fizikçileri ODTÜ'ye davet ederek birçok konferansın düzenlenmesini sağlamıştır. 1968 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü almıştır.
1965-1974 yılları arasında Yale Üniversitesi'nin Teorik Fizik Bölümü'ne teklifi üzerine ODTÜ'deki görevinden ayrılmak istemeyen GÜRSEY, Yale Üniversitesinde konuk profesörlük görevini kabul etmiş ve ODTÜ-Yale üniversiteleri arasında dönüşümlü olarak lineer olmayan kiral modeller, konform simetri, genel görelilik üzerinde çalışmalarını sürdürmüştür.
1974 yılında Feza GÜRSEY'in Yale Üniversitesi Fizik Bölümün'ndeki profesörlüğü daimi hale gelmiş,
Feza GÜRSEY 1971 yılından 1991 yılındaki emekliliğine kadar Yale Üniversitesi Fizik Bölümü'nde çalışmıştır. 19 Ocak 1977'de temel parçacık fiziğine yaptığı katkılardan dolayı Sheldon Glashow ile birlikte Oppenheimer Ödülü'nü aldı. Ödül için kendisini tebrik eden öğrencilerine "Ödül, Yale ile Harvard arasında paylaşıldı yazıldı. İsterdim ki, ODTÜ ve Harvard arasında paylaşıldı desinler" demiştir.
1991 yılındaki emekliliğinden sonra Türkiye'ye dönmüş, Boğaziçi Üniversitesi'nin davetini kabul ederek Fizik bölümündeki odasına yerleşmiştir. Bu sene içerisinde yakalandığı prostat kanseri nedeni ile 13 Nisan 1992'de Yale Üniversitesi'nin hastahanesinde vefat etmiştir. Naaşı Anadoluhisarı'nda aile mezarlığına defnedilmiştir.
Ödülleri
     1969 - TÜBİTAK Bilim Ödülü
   1977 - S. Glashow ile birlikte J.R. Oppenheimer Ödülü ; R. Griffiths ile Doğa *Bilimlerinde A. Cressey Morrison Ödülü
     1979 - Einstein Madalyası
     1981 - College de France’da konuk profesör ve College de France Madalyası
     1984 - İtalya Cumhurbaşkanı'nın Commendatore Nişanı
     1986 - Roma'da Konuk Profesörlük ödülü
     1989 - Türk Amerikan Bilimcileri ve Mühendisleri Derneğinin Seçkin Bilimci Ödülü
     1990 - Galatasaray Vakfı Madalyası

6 yorum: